Kitap Yorumu: Asil Kan - Caragh M. O'brien (Birthmarked #2)

Asil Kan – Caragh M. O’brien


Orijinal Adı: Prized
Çevirmen: Zeynep Yeşiltuna
Sayfa Sayısı:496
Baskı Yılı: 2014
Yayınevi: Martı Yayınları
 Seri: Birthmarked #2

Arka Kapak

   Her şey karardığında geriye kalan tek kalkanın, inancındır

   Sadece kadınların sözünün geçtiği, erkeklerin köle olarak hayat sürdüğü Sylumda zincirin başka bir halkası olmayı reddeden Gaianın bilinmeze giden hikâyesidir bu.

   Geçmişini ardında bırakarak, sadece inancı ve masumluğuyla hareket eden bu genç kızın perde arkasında dönen oyunlara karşı dimdik duruşudur.
   Aşka saygısı, sadakati ve geleceğe karşı duyduğu sorumlulukla zorluklara karşı verdiği mücadelenin anlatıldığı güçlü bir destanın satırlarıdır.


Yorum

   Merhaba arkadaşlar, nasılsınız? Ben çok iyiyim. Bugün hava çok güzel ayrıca serinin 2. kitabı da bitmiş bulunmakta. Yorumunu girdikten sonrada kapıya çıkıp 3. kitap olan Sonsuz Yemin’e başlayacağım. 1. Kitabın yorumunu okumak için buraya.

   Gelelim kitabımıza… Kitap Gaia’nın çölde hayatta kalma mücadelesiyle başlıyor. Daha doğrusu onu kurtaran atlıyla. Atlımız Gaia ve kardeşi Maya’yı kurtararak Sylum’a götürür. Gaia’nın bildiği adıyla Ölü Orman’a.

   Sylum, kadınların azınlıkta ama yönetici konumda bulunduğu bir yer. Yani kısacası kadınların sözü geçiyor ve erkeklerin hiçbir söz hakkı yok. Öyle ki evlenme teklifini yapan ve evleneceği kişiyi seçen de kadınlar. Uzun zamandır doğan çocukların hepsi erkek olunca haliyle kadınların değeri artıyor. Hele ki Gaia, ebe olduğu öğrenildiği zaman daha da değerleniyor.

   Maya’yı elinden alıyorlar ki bu kısma çok sinir olmuştum. Gaia, kardeşini bilerek ölüm riskine attığı için artık üzerinde hak iddia edemeyeceğini belirtiyorlar ve başka bir aileye veriyorlar. Daha sonra Gaia, bir libbinin (Evlenmek istemeyen ve söz hakkı elinden alınan kadınlar) ebeliğini yapıyor ve öğreniyor ki libbi olduğu için bir süre sonra bebeği ellerinden alacaklar. Hoppalaa, neyden kaçıyordu nereye düştü.

   Her neyse, burada ebeliğe devam ediyor. Chardo Will yani Gaia’yı kurtaran  Chardo Peter’in kardeşiyle havuzdan atılan erkeklerin kısırlık sebeplerini ve neden erkek doğumunun fazla olduğunu keşfediyor. Bunu Matrark’a yani yöneticileri olan kadın’a söyleyemiyorlar.

   Daha sonra kitaba çok geçmeden Leon (Yüzbaşı Grey) da katılıyor. Gaia bu sırada bir kadının düşük yapmasına yardım ediyor ve Matrark bunu öğrenince Gaia’ya düşünme cezası vererek kulübeye hapsediyor.

   Gaia uzun bir müddet olduğu kişiden taviz vermemek için direniyor. Ancak Leon’u kurtarmak için sonunda pes ediyor ve teslim oluyor.

   Kitabın ilerleyen kısımlarında Leon, Gaia’ya düşman kesiliyor, değişip Matrark’a boyun eğdiği için. Gaia bu sıralarda kendini tam olarak bir üçgenin içinde buluveriyor. Bir köşede onu kurtaran atlı Peter,  diğer köşede cana yakın kardeşi Will, diğer köşede ise Leon vardır.

   Yaptığı büyük bir hatadan sonra aklı başına geliyor ki bu noktada ona çok kızmıştım. Kendi özüne dönerek dimdik Matrark’ın karşısına geçiyor.

   Kitap boyunca Gaia’nın inancının sınanmasını görüyoruz. Ki ilk kitaptan çok daha iyiydi. Yazar kesinlikle ilk kitabın üstüne oldukça katarak devam etmiş. Özellikle sonlarda Gaia’nın kendine gelerek ayağa kalkmasına bayıldım.

   Kitapta, önceki kitapta olduğu gibi mantık hataları yoktu. Çok akıcı bir şekilde okudum. Bence müthişti. Anlatıma, kurgunun ilerleyişine hayran kaldım. Oldukça şaşırtıcı ve akıllıca kurgulanmış noktalar vardı.

   Eveett, benden bu kadar. Şimdi kapıya çıkıp biraz kitap okuyayım.

Puanım


Sevgiyle Kalın…

Yorumlar

Popüler Yayınlar

Kitap Yorumu: 1984 - George Orwell | Bloggerlar Okuyor - Nisan 2016

Dizi Yorumu: Angel Eyes (2014)

Kitap Yorumu: Bana Her Şey Seni Hatırlatır - Beth Harbison